Aucune traduction exact pour مَخْمَصَة


Question & Réponse
Text Transalation
ajouter des mots
Envoyer

les exemples
  • Restoran kalitesindeki yumurtalı ekmeğin ana malzemeleri şunlardır:
    المكون الرئيسي في الخبز الفرنسي المخمص
  • Les, kan, domuz eti, Allah'tan baskasinin adi anilarak kesilen; bogulmus, vurulmus, yukardan düsmüs, boynuzlanmis, canavar yirtmis olup da canli iken kesmedikleriniz; dikili taslar (putlar) üzerine bogazlanan hayvanlar ve fal oklariyla kismet (sans) aramaniz size haram kilindi. Bunlarin hepsi dogru yoldan çikmaktir. Bugün kâfirler, dininize karsi ümitsizlige düsmüslerdir. Onlardan korkmayin, benden korkun. Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladim. Size din olarak Islâmi begendim. Kim açliktan daralir, günaha istekle yönelmeden bunlardan yemek zorunda kalirsa, ona günah yoktur. Çünkü Allah bagislayan, merhamet edendir.
    حرمت عليكم الميتة والدم ولحم الخنزير وما أهل لغير الله به والمنخنقة والموقوذة والمتردية والنطيحة وما أكل السبع إلا ما ذكيتم وما ذبح على النصب وأن تستقسموا بالأزلام ذلكم فسق اليوم يئس الذين كفروا من دينكم فلا تخشوهم واخشون اليوم أكملت لكم دينكم وأتممت عليكم نعمتي ورضيت لكم الإسلام دينا فمن اضطر في مخمصة غير متجانف لإثم فإن الله غفور رحيم
  • Medine halkina ve civardaki bedevilere, Resulullah'in emrine aykiri hareket etmek uygun olmadigi gibi, onun katlandigi zahmetlere öbürlerinin katlanmaya yanasmamalari da yakisik almaz. Çünkü onlarin Allah yolunda çektikleri hiçbir susuzluk, hiçbir yorgunluk ve hiçbir açlik, ayrica kâfirleri öfkelendirecek ayak bastiklari hiçbir yer veya düsmana karsi elde ettikleri hiçbir basari yoktur ki, karsiliginda kendilerine salih bir amel yazilmis olmasin. Çünkü Allah, güzel is yapanlarin mükafatini zayi etmez.
    ما كان لأهل المدينة ومن حولهم من الأعراب أن يتخلفوا عن رسول الله ولا يرغبوا بأنفسهم عن نفسه ذلك بأنهم لا يصيبهم ظمأ ولا نصب ولا مخمصة في سبيل الله ولا يطئون موطئا يغيظ الكفار ولا ينالون من عدوّ نيلا إلا كتب لهم به عمل صالح إن الله لا يضيع أجر المحسنين
  • Ne Medine halkının , ne de onların çevresinde bulunan bedevi Arapların , Allah ' ın Elçisinden geri kalmaları ve onun canından önce kendi canlarının kaygısına düşmeleri , onlara yakışmaz . Böyledir , çünkü Allah yolunda uğrayacakları hiçbir susuzluk , yorgunluk , açlık ; kafirleri öfkelendirecek bir yeri çiğne ( yip zaptet ) meleri ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları yoktur ki mutlaka bunlarla kendilerine iyi bir amel yazılmış olmasın .
    « ما كان لأهل المدينة ومن حولهم من الأعراب أن يتخلفوا عن رسول الله » إذا غزا « ولا يرغبوا بأنفسهم عن نفسه » بأن يصونوها عما رضيه لنفسه من الشدائد ، وهو نهي بلفظ الخبر « ذلك » أي النهي عن التخلف « بأنهم » بسبب أنهم « لا يصيبهم ظمأ » عطش « ولا نصب » تعب « ولا مخمصة » جوع « في سبيل الله ولا يطؤون موطئا » مصدر بمعنى وطأ « يغيظ » يغضب « الكفار ولا ينالون من عدو » لله « نيلا » قتلا أو أسرا أو نهبا « إلا كتب لهم به عمل صالح » ليجازوا عليه « إن الله لا يضيع أجر المحسنين » أي أجرهم بل يثيبهم .
  • Medine halkına ve çevresindeki bedevilere , Allah ’ ın elçisinden geri kalmaları , kendi nefislerini onun nefsine tercih etmeleri yakışmaz . Bu , gerçekten onların Allah yolunda bir susuzluk , bir yorgunluk , ' dayanılmaz bir açlık ' ( çekmeleri ) , kafirleri ' kin ve öfkeyle ayaklandıracak ' bir yere ayak basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları karşılığında , mutlaka onlara bununla salih bir amel yazılmış olması nedeniyledir .
    « ما كان لأهل المدينة ومن حولهم من الأعراب أن يتخلفوا عن رسول الله » إذا غزا « ولا يرغبوا بأنفسهم عن نفسه » بأن يصونوها عما رضيه لنفسه من الشدائد ، وهو نهي بلفظ الخبر « ذلك » أي النهي عن التخلف « بأنهم » بسبب أنهم « لا يصيبهم ظمأ » عطش « ولا نصب » تعب « ولا مخمصة » جوع « في سبيل الله ولا يطؤون موطئا » مصدر بمعنى وطأ « يغيظ » يغضب « الكفار ولا ينالون من عدو » لله « نيلا » قتلا أو أسرا أو نهبا « إلا كتب لهم به عمل صالح » ليجازوا عليه « إن الله لا يضيع أجر المحسنين » أي أجرهم بل يثيبهم .
  • Medinelilere ve çevrelerinde bulunan Bedevilere , savaşta Allah ' ın Peygamberinden geri kalmak , kendilerini ona tercih etmek yaraşmaz . Çünkü Allah yolunda susuzluğa , yorgunluğa , açlığa uğramak , kafirleri kızdıracak bir yeri işgal etmek ve düşmana başarı kazanmak karşılığında , onların yararlı bir iş yaptıkları mutlaka yazılır .
    « ما كان لأهل المدينة ومن حولهم من الأعراب أن يتخلفوا عن رسول الله » إذا غزا « ولا يرغبوا بأنفسهم عن نفسه » بأن يصونوها عما رضيه لنفسه من الشدائد ، وهو نهي بلفظ الخبر « ذلك » أي النهي عن التخلف « بأنهم » بسبب أنهم « لا يصيبهم ظمأ » عطش « ولا نصب » تعب « ولا مخمصة » جوع « في سبيل الله ولا يطؤون موطئا » مصدر بمعنى وطأ « يغيظ » يغضب « الكفار ولا ينالون من عدو » لله « نيلا » قتلا أو أسرا أو نهبا « إلا كتب لهم به عمل صالح » ليجازوا عليه « إن الله لا يضيع أجر المحسنين » أي أجرهم بل يثيبهم .
  • Medinelilerle çevrelerindeki bedevilerin , Allah ' ın Peygamberinden geri kalmaları ve onun katlandığı zahmetlere katlanmaları gerekmez . Çünkü Allah yolunda bir susuzluğa , bir yorgunluğa , bir açlığa düşerlerse , kafirleri kızdırıp kinlendirecek bir yereayak basarlarsa , herhangi bir düşmana karşı başarı elde ederlerse mutlaka karşılık olarak iyi bir iş yaptıkları yazılır ; şüphe yok ki Allah iyilik edenlerin ecrini zayi etmez .
    « ما كان لأهل المدينة ومن حولهم من الأعراب أن يتخلفوا عن رسول الله » إذا غزا « ولا يرغبوا بأنفسهم عن نفسه » بأن يصونوها عما رضيه لنفسه من الشدائد ، وهو نهي بلفظ الخبر « ذلك » أي النهي عن التخلف « بأنهم » بسبب أنهم « لا يصيبهم ظمأ » عطش « ولا نصب » تعب « ولا مخمصة » جوع « في سبيل الله ولا يطؤون موطئا » مصدر بمعنى وطأ « يغيظ » يغضب « الكفار ولا ينالون من عدو » لله « نيلا » قتلا أو أسرا أو نهبا « إلا كتب لهم به عمل صالح » ليجازوا عليه « إن الله لا يضيع أجر المحسنين » أي أجرهم بل يثيبهم .
  • Medine halkına ve çevrelerindeki Bedevî Araplara , Allah resulünden geri kalmaları ve onu bırakıp da kendi canlarının derdine düşmeleri yakışmaz . Çünkü Allah yolunda uğrayacakları bir susuzluk , bir yorgunluk , bir açlık , kâfirleri öfkelendirmek üzere bir yere ayak basmaları , düşmana karşı herhangi bir başarı kazanmaları durumunda kendileri için , barışa yönelik iyi bir amel mutlaka yazılacaktır .
    « ما كان لأهل المدينة ومن حولهم من الأعراب أن يتخلفوا عن رسول الله » إذا غزا « ولا يرغبوا بأنفسهم عن نفسه » بأن يصونوها عما رضيه لنفسه من الشدائد ، وهو نهي بلفظ الخبر « ذلك » أي النهي عن التخلف « بأنهم » بسبب أنهم « لا يصيبهم ظمأ » عطش « ولا نصب » تعب « ولا مخمصة » جوع « في سبيل الله ولا يطؤون موطئا » مصدر بمعنى وطأ « يغيظ » يغضب « الكفار ولا ينالون من عدو » لله « نيلا » قتلا أو أسرا أو نهبا « إلا كتب لهم به عمل صالح » ليجازوا عليه « إن الله لا يضيع أجر المحسنين » أي أجرهم بل يثيبهم .
  • Medine halkına ve onların çevresinde bulunan bedevi Araplara Allah ' ın Resulünden geri kalmaları ve onun canından önce kendi canlarını düşünmeleri yakışmaz . İşte onların Allah yolunda bir susuzluğa , bir yorgunluğa ve bir açlığa duçar olmaları , kafirleri öfkelendirecek bir yere ( ayak ) basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları , ancak bunların karşılığında kendilerine salih bir amel yazılması içindir .
    « ما كان لأهل المدينة ومن حولهم من الأعراب أن يتخلفوا عن رسول الله » إذا غزا « ولا يرغبوا بأنفسهم عن نفسه » بأن يصونوها عما رضيه لنفسه من الشدائد ، وهو نهي بلفظ الخبر « ذلك » أي النهي عن التخلف « بأنهم » بسبب أنهم « لا يصيبهم ظمأ » عطش « ولا نصب » تعب « ولا مخمصة » جوع « في سبيل الله ولا يطؤون موطئا » مصدر بمعنى وطأ « يغيظ » يغضب « الكفار ولا ينالون من عدو » لله « نيلا » قتلا أو أسرا أو نهبا « إلا كتب لهم به عمل صالح » ليجازوا عليه « إن الله لا يضيع أجر المحسنين » أي أجرهم بل يثيبهم .
  • Medine halkına ve civardaki bedevilere , Resulullah ' ın emrine aykırı hareket etmek uygun olmadığı gibi , onun katlandığı zahmetlere öbürlerinin katlanmaya yanaşmamaları da yakışık almaz . Çünkü onların Allah yolunda çektikleri hiçbir susuzluk , hiçbir yorgunluk ve hiçbir açlık , ayrıca kâfirleri öfkelendirecek ayak bastıkları hiçbir yer veya düşmana karşı elde ettikleri hiçbir başarı yoktur ki , karşılığında kendilerine salih bir amel yazılmış olmasın .
    « ما كان لأهل المدينة ومن حولهم من الأعراب أن يتخلفوا عن رسول الله » إذا غزا « ولا يرغبوا بأنفسهم عن نفسه » بأن يصونوها عما رضيه لنفسه من الشدائد ، وهو نهي بلفظ الخبر « ذلك » أي النهي عن التخلف « بأنهم » بسبب أنهم « لا يصيبهم ظمأ » عطش « ولا نصب » تعب « ولا مخمصة » جوع « في سبيل الله ولا يطؤون موطئا » مصدر بمعنى وطأ « يغيظ » يغضب « الكفار ولا ينالون من عدو » لله « نيلا » قتلا أو أسرا أو نهبا « إلا كتب لهم به عمل صالح » ليجازوا عليه « إن الله لا يضيع أجر المحسنين » أي أجرهم بل يثيبهم .