Textbeispiele
  • Kurtuluş olduğu yerde.
    هناك حيث يكون الخلاص
  • Yakında kendini "Kurtuluş" denen yerde bulacaktı.
    وسريعاً وجد نفسه في مكان يدعى "الخلاص"ْ
  • - Gittiğim yerde kurtuluş yok. - Sormadım.
    ليس هناك عودة من حيث سأذهب - لن أطلب منك العودة -
  • Bu şeyden kurtuluş yoktur. Durduk yere ürpermezsin.
    لا تصاب بالقشعريرة بلا سبب
  • Tek kurtuluş şansımız annenin söylediği yere gitmek!
    فرصتنا الوحيدة هي الذهاب الى حيث يفترض بنا الذهاب
  • Eğer Allah , işledikleri günahlar yüzünden onları hemen cezalandıracak olsaydı , onlara hemen azab ederdi . Fakat onlara vaad edilen bir zaman vardır ki , o geldiğinde Allah ' ın azabından bir kurtuluş yeri bulamazlar .
    « وربك الغفور ذو الرحمة لو يؤاخذهم » في الدنيا « بما كسبوا لعجل لهم العذاب » فيها « بل لهم موعد » وهو يوم القيامة « لن يجدوا من دونه موئلاً » ملجأ .
  • Eğer Allah , işledikleri günahlar yüzünden onları hemen cezalandıracak olsaydı , onlara hemen azab ederdi . Fakat onlara vaad edilen bir zaman vardır ki , o geldiğinde Allah ' ın azabından bir kurtuluş yeri bulamazlar .
    وربك الغفور لذنوب عباده إذا تابوا ، ذو الرحمة بهم ، لو يعاقب هؤلاء المعرضين عن آياته بما كسبوا من الذنوب والآثام لعجَّل لهم العذاب ، ولكنه تعالى حليم لا يعجل بالعقوبة ، بل لهم موعد يجازون فيه بأعمالهم ، لا مندوحة لهم عنه ولا محيد .
  • Tek kurtuluş şansımız annenin söylediği yere gitmek. Hayır! Sana inanmıyorum!
    فرصتنا الوحيدة هي بالذهاب لحيث يفترض أن نذهب
  • Telaşa düştükleri zaman , bir görsen ! Artık kurtuluş yoktur , yakın bir yerden yakalanmışlardır .
    « ولوْ ترى » يا محمد « إذْ فزعوا » عند البعث لرأيت أمرا عظيما « فلا فوت » لهم منا ، أي لا يفوتوننا « وأخذوا من مكان قريب » أي القبور .
  • Telaşa düştükleri zaman , bir görsen ! Artık kurtuluş yoktur , yakın bir yerden yakalanmışlardır .
    ولو ترى -أيها الرسول- إذ فَزِعَ الكفار حين معاينتهم عذاب الله ، لرأيت أمرًا عظيمًا ، فلا نجاة لهم ولا مهرب ، وأُخذوا إلى النار من موضع قريب التناول .