örneklerde
  • Evet, herkes infial içinde.
    حسنا، نعم، الجميع ساخطين
  • -Evet, husumet. Garez ya da infial gibi.
    مؤذى أو مشاكس
  • Şehir infial içinde. Halk ilerleme kaydettiğimizi duymak istiyor.
    المدينة في حالة هلع، الشعب يريد أن يعرف أننا نحرز تقدماً
  • Rocky Horror gibi toplumda infial yaratmayacak bir şey seçmekte.
    الذي لن تحدق عاصفة .(في المجتمع مثلما فعلت مسرحية رعب (روكي
  • Çok ufak bir eylemle olayı bastırabilirdiniz... ...ancak bu şekilde, toplum bazında büyük bir infial başlattınız.
    ربما تكون قد أخمدت إضراب ...صغير جدا ...ولكنك بفعل هذا... .سببت مظاهرة كبيرة جدا...
  • Bay Başkan, tüm ülke infial halinde... ...ve sizi bir ahırın arkasına çekip...
    سيدي الرئيس ...البلاد بأكملها في حالة إضطراب وهم مستعدون لإخراجك... --من وراء الحظيرة
  • Çok ufak bir eylemle olayı bastırabilirdiniz... ...ancak bu şekilde, toplum bazında büyük bir infial başlattınız.
    ربما تكون قد أخمدت إضراب ...صغير جدا ...ولكنك بفعل هذا... .سببت مظاهرة كبيرة جدا...
  • Hem de rahatlarını bozacak kadar, anlaşıldı mı? Ahlâki infial oluşmasını istiyorum.
    أريدُ أن يصدم الشريط عامة الناس هل تفهمون؟
  • Başta kan ve bağırsaklarla başla, zavallı kurbanlar için bir tutam sempati ekle... ...sonra da ahlâki bir infialle bitir.
    تبدأ التقرير بالكتابة عن الدماء والأحشاء والقليل من الشفقة على الضحايا المساكين ثم تنهيه بالغضب الأخلاقي
  • Öğretmenlerinden birinin "altın kız" dediği kadın... ...hisse senedi uzmanı olan bir yatırım bankacısıydı... ...ve vahşice dövülerek topluca tecavüz edilmesi... ...umursamazlığıyla bilinen şehirde infial yarattı.
    تم إستدعاء المتهمين في القضية إلى المحكمة نهاية هذا الأسبوع إعمارهم بين 14 و 17