New: Verb conjugations - all tenses, all adjective , plural forms; accusative, dative and genitive, optimized search with word stem.
örneklerde
-
Kehanette bulunmak sana yakışmıyor Haman.سوثيانج لن يصبح أنت هامان
-
Elbette duydum. Ancak göz kehanetlerde bulunmak içindi.بالطبع , و لكنها كانت من أجل التنبؤ
-
Gökyüzü ... kehanette bulunmaktayız. açık işaretler içerisinden ve yıldızların konumlarıyla:السماء ..تُنذرنا من خلال علامات النجوم الواضحة
-
Gökyüzü ... kehanette bulunmaktayız. açık işaretler içerisinden ve yıldızların konumlarıyla:لمحاذاة المجرة السماء ..تُنذرنا
-
Bence kehanette bulunmak, hayatta pek faydalı bir meşguliyet değil.اكتشفت أن المتنبأين ليس لديهم القدرة على التنبؤ
-
- Kehanette bulunmak kâfirlerin işindir. - Ah be Rosie, John Keats'in şiirinde yazıyor bu.التكهن من الفجور - روزي" , ستكون تمثيلية" -