New: Verb conjugations - all tenses, all adjective , plural forms; accusative, dative and genitive, optimized search with word stem.
örneklerde
-
Aptal vazgeçilemez kanunlar.!يا للقوانين المناهضة للتلويح بالقبضة
-
Yaratıcımız bize vazgeçilemez haklar bahşetmiştir.لقد منحنا خالقنا حقوقاً لا تقبل التحويل
-
Ve önlenilemez vazgeçilemez bir hak haline geldi.وتصبح حق غير قابل للتحويل
-
Ekmek ve su gibi İhtiyaç olduğunda hep oradaydı, ondan vazgeçilemezdiوهي شجاعة الحكمة لا شجاعة التهور
-
"Tüm insanlar eşit yaratılmıştır ve kesin vazgeçilemez haklara sahiplerdir."كل البشر خلقوا متساويين ووهبوا حقوقهم الغير قابلة للتصرف
-
"Tüm insanlar eşit yaratılmıştır ve kesin vazgeçilemez haklara sahiplerdir. "كل البشر خلقوا متساويين ووهبوا حقوقهم الغير قابلة للتصرف
-
Satın alınamaz, başedilemez, kalpteki bir isyan gibi, ve felaket yada bela açsa da, vazgeçilemez aşk.حر..طليق ، كدقات القلب ولا شىء سيحدث بالفوضى
-
Bugün bizler de kendimizi... ...bu vazgeçilemez hakların... ...esirgenmesi yoluna yeniden adıyoruz....اليوم . . .نكرس أنفسنا مرة أخرى. . . .للحفاظ على تلك الحقوق الراسخة...
-
Bugün bizler de kendimizi... ...bu vazgeçilemez hakların... ...esirgenmesi yoluna yeniden adıyoruz.اليوم، نعيد تكريس أنفسنا لحفظ تلك الحقوق الثابتة
-
Toplayıcılar, gözcüler, erkek karıncalar, hemşireler, çiğneyiciler,... ...hepsi birbirinden farklı, ama bütünün vazgeçilemez bir parçası.الجامعين , المستكشفين الحاضنات كلهم مختلفون و لكنهم جزء من الكل