Examples
- Plansız hareket etmişler gibi.
لايبدو انهما خططا للامر
Plansız dünya dışı hareketlilik.
تنشيط غير محدد خارج العالم
Plansız olalım, değil mi?
...أحبُ .أن تسير الأمور على طبيعتها, نأخذ الأمور بروّية
Plansız yaşamak istiyor.
.وعليك أن تبقي الأمر على طبيعته
Beklenmedik ve plansız şekilde.
راودني الخاطر فجأة دون منطق
Onun ölümü plansız.
الخطيب? لم يكن متوقعا
Plansız operasyon yapıyorlar.
إنهم يشغلون بدون احتواء رئيسى
İkincisinde plansız davranılmış.
.الجريمة الثانية، ليس كثيراً
Biliyorum. Çok plansız programsız.
اعلم هذا, فأنا لم اخطط لهذا
Plansız değildi. O çağırdı.
.لـم تكن غير مجدولة، لقد إتصلت بي