Examples
Öncelik bunu CTU'ya ulaştırmak.
الذهاب بالشريحة إلى وحدة مكافحة الإرهاب أهم من ذلك
-Ailelere iyi bilgiler ulaştırmak.
وبهاذ تحل المشكلة
Bunu Washington'a ulaştırmak zorundayız.
نحن ذاهِبونَ إلى يَجِبُ أَنْ يَحْصلَ على هذا إلى واشنطن.
Bizi Atlanta'ya ulaştırmak uğraşıyor.
إنها الوحيدة التي تقف بين خروجنا من هنا ولا غيرها - نعم، لكنها ليست المسئولة....
- Cominski'yi yerine ulaştırmak.
شلّْ إلى كانيمسكى وأنا أُصدرُ لي
İnsanlarımızı refaha ulaştırmak için.
ليزدهر شعبنا
Bizi Atlanta'ya ulaştırmak uğraşıyor.
إنها الوحيدة التي تقف بين خروجنا من هنا ولا غيرها
Bizi ulaştırmak için hiç uğraşmadılar.
لم تجد طريقها للاسفل
Görevimiz onu Tatooine'e canlı ulaştırmaktı.
مهمتنا هي أن نعيده إلى (تاتوين) حياً
Denizde ölenleri öteki dünyaya ulaştırmak.
بأن يحمل من ماتوا في البحار إلي العالم الآخر