هز {[ُهَزًّ]}
Examples
Derdim dünyanı sarsmak.
ومشكلتي صخرة العالم الذي تعيشون فيه.
Onu sarsmak istedim.
.أردتُ فقط أن أفزعه
İnancımı sarsmak istememiş.
ماذا تفعلين؟
Otoritemi sarsmak istemem.
.لا أريد المخاطرة بهيبتي
Şirketin itibarını sarsmak istemedi.
لم تُرِد تدمير سُمعة المؤسّسة
Yaptığı sadece elini biraz sarsmak.
أعني , كل ما تفعله هو الإهتزاز بيدك
Liderliğimi sarsmak için Göçebeleri kullandın.
أنت تستخدم الرحالة .لإضافة رئاستي
Jeannie'nin bana olan güvenini sarsmak istemem.
أنا لا أريد أن اخون ثقة جينى
Yeniden teste girebilmek için itibarımı sarsmak istedi.
هو فقط أرادَ تَكذيبي، لذا هو يُمْكِنُ أَنْ يُعيدَ أخذ الإختبارِ.
Yeniden teste girebilmek için itibarımı sarsmak istedi.
أراد تشويه سمعتي حتّى يتمكّن من استعادة السيطرة على الاختبار