Beispiele
Sizi devamına yüreklendirmek isterim.
وأريد أن أشجعكم للإستمرار بذلك
- Kendini yüreklendirmek için söylüyor.
نعم، نعم، تبْدو اغنية إسبانيةً.
Mesele, siviller arasındaki direnişi yüreklendirmek.
إنها بخصوص شجاعة المقاومة عبر المواطنين
Ve onu yüreklendirmek için elimden geleni yapacağım.
وأنا ستفعل كل ما بوسعي لتشجيع لها.
Seni dikiş dikmeye yüreklendirmek için veriyorum zannedersin diye söylüyorum.
فقط في حالة أنك ظننتي أني سأعطيها لكِ كي أشجع ممارستك للحياكة
Tamam, güzel, evet... ...ama onları yüreklendirmekle cesaretlerini kırmak farklı şeyler.
حسناً أجل و لكن تشجيعهم أمر مختلف عن عدم تشجيعهم
Propaganda sadece gazeteden ibaret değil. Mesele, siviller arasındaki direnişi yüreklendirmek.
الإعلانات أكثر من مجرد جريدة إنها بخصوص شجاعة المقاومة عبر المواطنين
Kızları fen ve matematikte yüreklendirmek, onları kandırarak aptal olduklarını... ...düşündürmekten daha iyi olmaz mı?
أليس من الأفضل أن نشجع البنات على ذلك حتى يجببن الرياضيات والعلوم. بدلاً من أن نوصفهم على أنهن غبيات؟
Sana diyet kola getirmek ve yüreklendirmek için mi etrafta olacağımı sanıyorsun?
أتعتقدين أني سأكون بالجوار وأحضر لك ِ كعكة الحمية وأشجعكِ فقط ؟
Küçük ölçekli işletmeleri, çalışanlarına sağlık sigortası yapmaya yüreklendirmek... ...için sunulan teklif, şu anda Washington yasa meclisinde... ...görüşülüyor... ...büyük şirketler arasındaki küçük işletmelere yer açmayı hedefleyen teklif... ...kilit konumdaki çok sayıda Cumhuriyetçi liderden... ...öncelikli destek alıyor.
عرض لتشجيع الأعمال الصغيرة لتوفير التأمين الصحى لموظفيها.. يناقشه الآن مشرعو واشنطن.