-Yıldırmak mı?

Nina, bu yıldırmaktır, açık seçik belli.

Onları yıldırmak için elimden geleni yapıyorum.

Bunu seni yıldırmak için söylemiyorum. Burada senin avukatın oluyorum.

Düşmanı korkutmak ve yıldırmak için yapılan sistemli bir planın parçasıydılar.

Süveyş Kanalı, İngiltere'yi yıldırmak için Almanya'ya nadir bir fırsat sunuyordu.

Kimliğimi, beni öldürmekten veya işkence etmekten yıldırmak için gösterdim.

Bir Mord'Sith'i yıldırmak için birkaç taştan fazlası gerekir.

Yeraltı Dünyası'nın yaratıkları olan... ...Uşaklar, Yaşayanları yıldırmak için... ...ölümden döndüler.

Efendim. ...mürettebatı zorlamakla, yıldırmak arasında fark vardır. Radarda hareket var.