Fırsatı kaçırmak istemem.
اكره ان افوت هذه الفرصه، لدينا وقت
Bu fırsatı kaçırmak istemedim.
لم أرِد أن أفوت هذه المناسبه
Seni tanıma fırsatını kaçırmak istemiyorum.
كيف دخلتم يا شباب إلى هنا ؟ نحن فقط تسللنا من الخلف انتم فقط تسلل .. هل تتكلم بجد ؟
Kimse bu fırsatı kaçırmak istememiş
وقرر النبيل ألا يفوّت فرصة (في الإنتقام من (تاتاغامي
Bu fırsatı kaçırmak hata olur.
نحن مخطئات إذا لم نأخذ الفتات
Ben de seni tanıma fırsatını kaçırmak istemiyorum.
انا كنت احاول الدخول طوال الليل
Kimse, iyi şans fırsatını kaçırmak istemez
لا أحد يريد أن يضيع فرصة لأجل الحظ السعيد
- Ve fırsatı kaçırmaktan korkuyorum. - Ne var, Ford?
... و كنت خائفاً من ضياع فرصتي - ماذا لديك, فورد؟
-Böyle bir fırsatı kaçırmak istemezsin, değil mi?
لم تكوني ضائعة من قبل، أليس كذلك؟
- Böyle bir fırsatı kaçırmak istemezsin, değil mi?
لم تكوني ضائعة من قبل، أليس كذلك؟
