Beispiele
- Neye? - Üremek. Yani çoğalmak.
لنرى ماذا؟ - يتكاثر، كما تعرف، يتضاعف -
Çoğalmaktan vazgeçer misiniz.
هل تتوقفون عن العبث رجاءً ؟
Çoğalmak için olmasın?
يَدْعمُون أعدادَهم؟ مهما كان ما يُحاولوَ أَنْ يفعلو
- Su samurları çoğalmak için çiftleşir. - Anlamadım?
الكلاب المائية تتزاوج لتعيش الحياة ، كما تعلمين - عذراً ؟ -
Birçok hayvan çoğalmak için büyük mesafeler katederler.
ولكن ذلك مفهوم, فالكثير من الحيوانات تهاجر بخحثا عن التكاثر
Marx'ın takipçileri dünyadan göçtü. Ama Hitler'in takipçileri gün geçtikçe güçlenmekte ve çoğalmakta.
الشيوعية كانت مهمة حمقاء و لقد ذهب أتباع ماركس بعيداً
- Düşünüyordum ki onlar için hızlı gitmek o kadar da önemli değil. - Sadece çoğalmak istedikleri zaman.
.ولكنهم لا يهتمون بالسفر سريعا- .فقط اثناء تكاثرهم-