تعب {[ُ تَعَبًا]}
Beispiele
Dedektif Washington... yorulmak bilmezdi.
المحقق واشنطن كان لا يتعب
Eskiden yorulmak nedir bilmezdim.
أنا كُنْتُ نوعَ الشخصِ الذي مَا تَعبَ.
-Yorulmak bilmeyen gönüllüler...
فريقهم لا ينضب من المتطوعين
Şu Kimler yorulmak bilmiyor Max!
أولائك الهوز من الصعب أن يبتلو ماكس
- Teşekkürler, Charles. - Yorulmak yok, ahbap.
شكراً ، شارلز - بدون عرق ، يا صديقي -
Durmadan konuşur, yorulmak nedir bilmezdi.
أقسم، أنّ هذه المرأة كانت لا تتعب أبدا من الكلام
Durmadan konuşur, yorulmak nedir bilmezdi.
و تظل تحدثنى حتّى الفجر
Yorulmak bilmeksizin, gece gündüz çalışıyoruz.
لقد عملنا بلا كلل ليلاً ونهاراً
Yorulmak bilmeksizin, gece gündüz çalışıyoruz.
،عملنا بلا هوادة ،ليل نهار
Bayramda yorulmak zamanın geçtiğini gösteriyor.
انا طوال هذه العطلات ذلك تذكير كبير بكيف ان الوقت يمضي