Examples
Çatışmak için yeterli.
جيد بما فيه الكفاية للقتال
Çatışmak için hazır değilsin.
! أنت متهور بهذا
Çatışmak için gelmedik! Kıpırdama çocuk.
.لم نأتِ إلى هنا للتدرّب .لا تتحرّك يا فتى
Biz takviye çağıramadan, çatışmak zorunda kaldı.
قلت فهمت- دخلنا في معركة بالأسلحة- بدون طلب للدعم لكي تُنقذ حياة
-Şu an şüpheliler kendi kendileriyle çatışmak üzere.
ان المشتبه بهم فى مواجهه مع انفسهم
Bu kesinlikle aradığımız şey. Çatışmaktan çekinmeyen biri.
هذا هو ما نبحث عنه شخص لا يخشى المواجهه
Cahill... ...Çin filosuyla çatışmak için Colorado'ya gidiyorum.
كاهيل، اننى متوجه الى كولورادو للاشتباك مع الاسطول الصينى
Sürekli Mac ve Will'le çatışmak istiyorum.
اريد الاستمرار بالجدال (مع (ماك) و (ويل
Satmak, çatışmak, sorun çıkartmak. Anne, bir kardeşim olduğunu biliyor muydun?
أمى, هل تعلمى أن عندى أخ؟
Dost kuvvetlerle çatışmak yok. Bana hiç dost gibi görünmediler.
غير مسموح الاشتباك مع قوات صديقة - لا يبدون اصدقاء لي -