زِينَة {ج زِيَنٌ}
Beispiele
Sanırım bu ziynetten bazıları dumandan zarar gördü.
لكنني أظن أن أشياء أحدهم القيمة، إذا أتلفها الدخان
Çiçek, iç çamaşırı, ziynet, hepsi olur.
زهور، ملابس داخلية، مجوهرات كلّهم جيدون
Yolculuk için elbise, kürk, ziynet eşyası lazım.
الآن من أجل الرحلة , قد تحتاج هى فستان ، فراء ، و حلي شخصية
Şüphe yok ki biz , yakın göğü ziynetlerle bezedik .
« إنَّا زينا السماء الدنيا بزينة الكواكب » أي بضوئها أو بها ، والإضافة للبيان كقراءة تنوين زينة المبينة بالكواكب .
Şüphe yok ki biz , yakın göğü ziynetlerle bezedik .
إنَّا زينَّا السماء الدنيا بزينة هي النجوم .
Evlerini satacağız, halılarını, gümüşlerini. Ziynetlerini de Şam kervanına katacağız.
سجادهم , منازلهم , فضتهم و بها , نزيد حجم قوافلنا إلى دمشق
Cüzdan yok, dövme yok, ziynet eşyası yok, yüzü bile yok.
،لا محفظة، لا وشم، لا مُجوهرات .وليس هناك وجه
İz burada, görebilirsin... ...ziynet eşyası gibi bir şey şeklinde.
هذه العلامة هنا بأمكانك رؤيتها التي تبدو كنوع من الزخرفة
Yeni ziynetlerinle bir ilgisi olabilir mi? Onu-- Onu nereden buldun?
مـن أين أتيت بهذا؟
Frank, o ziynetlerin burada gömülü olduğundan emin misin?
فرانك)، أتعلم حقيقةً ؟) أنّه هنالك جواهر مدفونه هنا ؟