Examples
Beni paramparça etmek mi istiyorsun?
هل تريد تمزيقي الآن ؟
Onu paramparça etmek istiyorlar. Haydi, gidelim.
هيا بنا
Hayatımı elimden alan o kutuyu paramparça etmek.
تدمير الصندوق الذي كانَ يمتص الحياةَ مني
O, bizi paramparça etmek isteyen Kuzeyli bir albay.
حسنا ..انت ترى ..الكولونيل يانكى الذى قرر ان يفرقنا
Topa vurduğumda ise, onu paramparça etmek için vururum.
وعندما اضرب الكره فهذا لتحطيمها لقطع
O tabut Klaus'u bizi paramparça etmekten alıkoyan tek şeydi.
ذلك التابوت كان الشيء الوحيد الذي يمنع (كلاوس) من تمزيقنا إلى أشلاء
Dinleme cihazını paramparça etmek için mi buraya getirdin?
هل جلبت هذا طوال الطريق فقط لتهشمه لقطع؟
Daha yeni paramparça edildiğimden... ..onu paramparça etmek istemiyorum, tamam mı? Hiç eğlenceli değil, ne yapmalıyım?
،لا أريد تحطيمها، إذ أنّي تحطّمتُ مؤخّراً مفهوم؟ الأمر ليس ممتعاً. ماذا أفعل؟
Hayır, o pek seksi suratını paramparça etmek istemez. - Ederim. - Ederim dedi.
نعم، انا سأفعل
Evliliğin ruhunda aileyi bir araya getirmek vardır... ...onu paramparça etmek değil.
...مهلاً لحظة للتوّ كنتِ غاضبة من ...أبي مثلي تماماً