Beispiele
Biraz haşince bir sevgi.
قليلاً من الحب القاسي
# Süzülüyor, dalışa geçiyor haşince #
*يرتفع وينقض*
-Bilmem. Böyle haşince konuşmana bayılıyorum.
لا أعرف أنا فقط احبكّ عندما ترتدي البدلة الرسميّة
Bu kadar haşince kovalaman gerekmiyordu.
لم يكن عليك مطاردتى بهذا العنف
Çöpleri dökmekle meşgul olan Peygamber Devesi Karidesi, etrafa haşince bakıyor.
مشغول بتنظيف القذارة روبيان فرس النّبي يراقب بحدة كل شئ
Çöpleri dökmekle meşgul olan Peygamber Devesi Karidesi, etrafa haşince bakıyor.
يبقى جراد البحر متيقظاً جداً حينما ينشغل بإخراج القمامة
Hiç kimse kıçıma daha önce böyle şaplak atmadı. Hiç kimse meme ucumu böyle haşince çimdiklemedi.
لا أحد صفع مؤخرتي كهذه الصفعة