Beispiele
Gerçekten mi? Günlük ücret mi?
حقاً, ليوم واحد
Gerçekten ondan üç katı ücret mi alacaksınız?
أوَحقّاً ستأخذ منه ثلاثة أضعاف السعر؟
Her parça gerçeği kadar güzel ücreti de çok daha az.
... كل قطعة منهم جميلة كالقطعة الاصلية ولكن بسعر أقل
Bu bir gerçek. Sana bir ücret vermek mi?
تأخذ أتعابك؟
Ücretine oranla gerçekten geniş bir yer. Demirbaşlar dâhil mi?
حسناً انه مكان كبير مقابل سعره هل الاضافات مشمولة ؟
Davul çaldığın için ücret alabilirsin, gerçek bir iş gibi.
تستطيع اخذ راتب لقرع الطبل , كعمل حقيقي.
Bu ücret gerçek bir insan kafası için mi? Çünkü, eğer değilse çok pahalı.
أهذا ثمن الفرد الآدمي؟ لأنه لو لم يكن كذلك فهو مرتفع كثيراً
Büyücüler geldiklerinde , Firavun ' a : " Şayet biz galip gelirsek , bize bir ücret var gerçekten , değil mi ? " dediler .
« فلما جاء السحرة قالوا لفرعون أئن » بتحقيق الهمزتين وتسهيل الثانية وإدخال ألف بينهما على الوجيهين « لنا لأجرا إن كنا نحن الغالبين » .
Büyücüler geldiklerinde , Firavun ' a : " Şayet biz galip gelirsek , bize bir ücret var gerçekten , değil mi ? " dediler .
فلما جاء السحرة فرعون قالوا له : أإن لنا لأجرًا مِن مال أو جاه ، إنْ كنا نحن الغالبين لموسى ؟
Ey Peygamber , gerçekten Biz sana ücretlerini ( mehirlerini ) verdiğin eşlerini ve Allah ' ın sana ganimet olarak verdikleri ( savaş esirleri ) nden sağ elinin malik olduğu ( cariyeler ) ile seninle birlikte hicret eden amcanın kızlarını , halanın kızlarını , dayının kızlarını ve teyzenin kızlarını helal kıldık ; bir de , kendisini peygambere hibe eden ve peygamberin kendisini almak istediği mü ' min bir kadını da , -mü ' minler için olmaksızın yalnızca sana has olmak üzere- ( senin için helal kıldık ) . Biz , kendi eşleri ve sağ ellerinin malik olduğu ( cariyeleri ) konusunda onlar ( mü ' minler ) üzerine neyi farz kıldığımızı bildik ( size bildirdik ) .
يا أيها النبي إنا أحللنا لك أزواجك اللاتي آتيت أجورهن » مهورهن « وما ملكت يمينك مما أفاء الله عليك » من الكفار بالسبي كصفية وجويرية « وبنات عمك وبنات عماتك وبنات خالك وبنات خالاتك اللاتي هاجرن معك » بخلاف من لم يهاجرن « وامرأةً مؤمنة إن وهبت نفسها للنبي إن أراد النبي أن يستنكحها » يطلب نكاحها بغير صداق « خالصة لك من دون المؤمنين » النكاح بلفظ الهبة من غير صداق « قد علمنا ما فرضنا عليهم » أي المؤمنين « في أزواجهم » من الأحكام بأن لا يزيدوا على أربع نسوة ولا يتزوجوا إلا بوليٍّ وشهود ومهر « و » في « ما ملكت أيمانهم » من الإماء بشراء وغيره بأن تكون الأمة ممن تحل لمالكها كالكتابية بخلاف المجوسية والوثنية وأن تستبرأ قبل الوطء « لكيلا » متعلق بما قبل ذلك « يكون عليك حرج » ضيق في النكاح « وكان الله غفورا » فيما يَعسر التحرز عنه « رحيما » بالتوسعة في ذلك .