Examples
Düşüncesini bulandırmak. Zaman kazanmak.
سحابة رأيها. المماطله لكسب الوقت.
Düşüncesini bulandırmak. Zaman kazanmak.
للتأثير على حكمها تأجيله
Kafanı bulandırmak için. - Aynen.
لتعبث برأسك - صحيح -
Midenizi bulandırmak istemiyoruz.
لا نريد أن نقززكم
Bu yaptığına ortalığı bulandırmak deniyor.
حسناً ، ما تفعله الآن يسمى إذابة الفوارق
Ama suyu da bulandırmak istemem.
.و لكنني لا اريد ان اتجاوز هذا
Suyu bulandırmak için, o yüzden.
.كي يُعكر الماء، هذا هو السبب
Soruşturmayı kendi düşüncelerimle bulandırmak istemiyorum.
ولكنك كذلِكَ لا يبدو أنك في المجموعه لدي رايي ولا أُريد افساد ألتحقيق
Midenizi bulandırmak istemem ama kedi benim.
.المعذرة، أميرتي، لكن أنا بوس
Suyu bulandırmak için yalan söylemiş tabii ki.
.يا ربّاه، ها نحن أولاء كيف تعرف ذلك؟ .لقد أخبرني (ريد جون) ذلك