Beispiele
Uyuşturucu sebepli tutuklandı. Hepsini örtbas ettin.
ألقى القبض عليها كثيرا معظمهم بسبب المخدرات
Kalbi atmıyor. Şok sebepli tam kardiyo çöküşü.
لا يوجد نبض، انهيار قلبيّ كامل بسبب الصدمة
- Tamam James, bu da bir seçenek. - Ve dürüstçe; sebepli birşey.
حسنا جيمس ذلك خيارك واحصل على محامى جيد
Ağrı sebepli stres kardiomiyopatisi de yapar. Ya morfin onu öldürür ya da acı.
و كذلك الأزمة القلبية الناتجة من الألم إما يقتله المورفين أو الألم
Ama ne oldu, bu Stemblar denen ilacın düzinelerce kanser sebepli ölümle bağlantısı çıktı.
هذا الدواء (ستيمبلر)، قد تمّ ربطه .بعشرات الوفيات الناجمة عن السرطان