Examples
Elverişsiz olduğumdan değil.
.وأنت غير قابل للتغيير ,إنه ليس أنني غير قابل
Sadece daha elverişsiz.
انه في فترة نقاهة
Sadece daha elverişsizsin.
انك في فترة نقاهة
Sinyal yalıtımlı. Kaçmaya elverişsiz.
عازله للاشاره ولا يمكن الهروب منها
Çocuğunun yıldızı elverişsiz.
"أبراج طفلك غير مواتيه"
Burası kullanılmaya elverişsiz mi?
لذا هذا المكان القابلة للاحتراق، أليس كذلك؟
Elverişsiz durumlarda 3 taşı değiştir.
غيّرْ 3 بلاطاتَ عبر الشروطِ غير المناسبةِ
Çünkü elverişsiz bir durumda olmayı sürdüremem.
لأني لن ابقى في موقع غير مناسب
Elverişsiz dış ortama karşı dayanıklı hale gelebiliyor.
إلى الشروط البيئية المضادّة
İlişkimiz iyiye gitmiyordu ve sen değişikliğe elverişsizsin.
,علاقتنا لم تكن لتذهب لمكان جيد