Beispiele
Kokmaya başlamak, çürümek.
تفوح رائحة كريهة، وتنفصل أجزاءنا
İçten içe çürümek gibi.
كأنك تتعفن من الداخل
Çürümekte olan cesetlerle beslenirler.
انها تتغذى على الجثث المتعفنة
Fakat o yiyecekler çürümek üzere.
قم بتوزيعها على الناس ولكن فخامتك هذا الغذاء على وشك ان يفسد
Cıvatada çürümekte olan pas var.
يوجد صدأ على المسمار
Mısır hapishanesinde çürümek gibi mesela.
مثل :" لمَ لا تُـقطـّع في السجن" ؟
Canlı canlı çürümek, tek başına.
اتعفن , و انا حي بمفردي
Mısır hapishanesinde çürümek gibi mesela.
كانتهاء الأمر بزجي في سجن مصري
Canlı canlı çürümek, tek başına.
يتفنون أحياءً ، وحدهم
Belki de insan doğasının kendisinde... çürümekte olan.
في الطبيعه ربما في البشر