les exemples
  • Akraba tutuculuğu mu?
    محاباة الأقارب , هه؟
  • Bu kadar aşırı tutuculuğu inanılmaz buluyorum.
    فقط وجدت هذا النوع التعصب الديني لا يصدق
  • - Ne bu tutuculuk? - Yara izim var. İğrenç.
    الندبة , إنها مقززة - كفاك, فتاة حسناء مثلك -
  • Mitch de böyle tutucu olmuş şimdi. Tutuculukla pek alakası yok.
    " حسنا ، " عصبي لم تكن على الطاوله
  • Yoksulluk ve kitlesel ümitsizlik... ...belirsizliği ve aşırı tutuculuğu arttırıyor.
    الفقر واليأس الشامل واللا يقين المتزايد والعالم الأساسي
  • Aşırı tutuculuğun modern günlerini yaratan itibarlı bir kişilik,
    الرجل الذي يعود بالفضل الى تاسيس الاصولية الاسلامية في العصر الحديث
  • Herkes vurucu olmak ister ama tutuculukta vuruculuk kadar iyidir.
    اسمع, الكل يريد ضرب الحمام الزاجل لا شي افضل من الضربة
  • Tutuculuk... ...çıkmaz bir sokak... ...ve ben bunu kabul edemem!
    ...إن الأصولية لهي !طريق مسدود !ولن أسمح بها أبدا
  • Bu mükemmel, küçük, tutkulu restoranda yemek yemek... insana tutuculuğu bir yana bırakma ilhamı veriyor.
    تناول الطعام فى هذا المطعم الصغير و الرومانسى يجعل المرء يتخلى عن حذره
  • Bu insanların düşüncelei çok garip onlar komünismi ve tutuculuğu şeytan olarak görüyor ama birşey yapmıyorlar.
    هؤلاء الناس مجرمين متشددين وفي سباق شرير وملتوي بين الشيوعيين والأصوليون لن أراهن على أحدهم إن أردت رأيي