les exemples
  • Bunu oturtmak mucize olmalı.
    اللعنة سيتطلب ذلك معجزة تمن الحظ
  • Evet, sadece oturtmak zorunda.
    حسنًا جاستن ، أنت ذهبت
  • Tekrar yerine oturtmak gerek.
    يجب أن تعاد إلى مكانها
  • Onları imzalatmak için masaya oturtmak!
    أن تبيع لهم بضاعتك المكلف بها
  • Seni tanık sandalyesine oturtmak isteyecekler.
    سيريدون وضعك على المنصة
  • Tahta sahte bir kral oturtmak.
    وضعُ ملكً مُزيف
  • Birini oturtmak istiyorsan, Gus Petch'i ara.
    تريد أللباقة، تنادي خبير تكتيكي تريد أبله ، تدعو جوس بيتش
  • Beni kazığa oturtmak mı istiyorsunuz? İşte karşınızdayım.
    تريد أن تحرقني هنا؟ تفضل
  • Kukuyu kaidenin üstüne oturtmak da ne demek?
    ,"أرفع من شأن المهبل" ماذا يعني هذا؟
  • Bankta oturtmak için bir oyuncu bulmaya gelmedim.
    آنا لم أجيء الى هنا لإيجاد لاعب أجلسه على المقعد.