-
- Yumuşatıcı koyuyorum. - Yumuşatıcı koyuyorsun.
مُنعِّم القُماش - مُنعِّم القُماش -
-
Nihai yumuşatıcı.
المَخرج المطلق
-
Yumuşatıcı... burada.
وهذا منعّم الأقمشة
-
Yeni yumuşatıcı.
غيّرت منعم الأنسجة
-
Tabi bir de yumuşatıcın.
ومنقّي النسيج؟
-
Bir çeşit yumuşatıcı merhem.
تمبرانس)، هذا شهي)
-
Çok fazla yumuşatıcı kullanmış.
عليه الكثير من سائل تنعيم الشعر
-
Reçel değil, bağırsak yumuşatıcıymış.
انه ليس مربى, انه ملين
-
Süt, yumurta ve yumuşatıcı aldım.
جلبت اللبن و البيض
-
Saçların için yumuşatıcı kullanman gerekir.
يجب أن تستعمل ملطفاً لشعرك