Examples
  • Sana yol vermek zorundayım.
    انني مضطر لجعلك ترحل
  • Sana yol vermek zorundayız, Marv.
    (يذكر جدول بيانات السيد (وايات أن نزيل القطب الثمانية
  • Sana yol vermek zorundayız, Marv.
    حسناً ، أنا مسرور لأني هنا
  • Jared'e yol vermek zorunda kaldım.
    كان علي ان ادع (جيرد) يذهب
  • Tek şansı kıza yol vermek.
    فرصته الوحيدة بأن يذهب ويتركها
  • Toby, sana yol vermek zorundayım.
    توبي,علي أن اتخلى عنك
  • Sanırım ona yol vermek zorundayız.
    .أخشى أن علينا طرده
  • Yol vermek zorunda olmadığını mı düşünüyordun?
    الا تعتقد ان يجب عليك التريث على الطريق
  • Ne? Yol vermek mi? Kırmızı ışıkta geçtin!
    ماذا؟ التريث ؟ انت تخطيت الإشارة الحمراء
  • Elbette nazik bir sürücü bana yol vermek için duracaktır.
    أتساءل إذا كان هناك أحد لطيف بما فيه الكفاية ليقف