-
Majestelerine vekaleten... ...imzalayan... ...ben.
موقع فى غياب جلالته ...ب.... بتوقيعى
-
Cox'u vekaleten başhekim yapmıştı.
(لذا المجلس نصّب الدكتور (كوكس كرئيس مؤقت للأطباء
-
Majestelerine vekaleten... ...imzalayan... ...ben.
موقع فى غياب جلالته ...ب.... بتوقيعى
-
Vekaleten suç. Adama hakkını vermelisiniz.
حسناً، جريمة من قبل مفوض لابد أن تعطيه حقه
-
Temani. Yanılmıyorsam NCIS'n vekaleten müdürüsünüz?
أنت المدير المؤقت للشعبة على ما أعتقد؟
-
- Hayır. Kocam kontrol ediyor. Vekaleten.
.ذلك الكيلتي ذُو الإبتسامة الساحرة السَخيفة
-
Merhaba. Monica Geller'ın gözünü vekaleten arıyorum.
انا اتصل بالنيابة عن عين مونيكا غيلر
-
Her zaman izlenilen nedir? şahsen veya... ...vekaleten?
ماذا, يجب مراقبتكِ دائماً؟ ...شخصياً أو بالوكالة؟..
-
Tokley-Perry'i mi taklit etmiş? Vekaleten suç.
أيقلد (توكلي بيرّي : قام بتهريب آثار مصرية خلال حرب الخليج الأولى)؟
-
Ah, izin ver de vekaleten senle yaşıyayım!
يا إلهي أرجوك دعني أعيش هذه التجربة من خلالك