Examples
  • Sıraya girmek zorunda.
    عليه أن يأخذ رقماً
  • Sıraya girmek zorunda kalacak.
    يجب عليها الوقوف في الطابور
  • Sen de sıraya girmek ister misin?
    وأريد الحركة في خط واحد بالأعلى ؟
  • Şimdi, ona katılmak mı istiyorsun yoksa gidip sıraya girmek mi?
    يمكنك ملاحقتها أو ملاحقة الصف
  • Bugünlerde muhabir olmak işsizler kuyruğuna ilk sıradan girmek gibi.
    فكون المرء صحافياً هذه الأيّام أشبه بتذكرة مباشرة للبطالة
  • - Sıraya girmek kolay, değil mi? - Bana göre değil.
    إنه واضح نوعاً ما, أليس كذلك؟- ليس بالنسبة لى-
  • Bu adamın işini bitirmek için sıraya girmek gerekiyor.
    أعني أنك يجب أن تصيب هذا الرجل
  • Bu, Alton kulesinde sıraya girmek gibi bir şey.
    انها تشبه الإصطفاف في طابور انتظار في أبراج ألتون
  • Özel şeyler mi? Video dükkanında sıraya girmek gibi mi?
    ،شيء معيّن مثل وقوفك في الصف بمتجر الفيديو؟
  • Nemesis Inferno sırasına girmek için bu son şansınız.
    هذه هي فرصتكم الاخيره للإنظام الى الصف الخاص بالقطار نيمسس