Examples
  • Şiddet içeren ve emsali görülmemiş bu saldırı... ...savunmasız ve cezasız...
    هذا التعدي العنيف والغير مسبوق ...على أمننا .لن يمر من دون رادع...
  • Bu bölge temiz, efendim. Şiddet içeren ve emsali görülmemiş bu saldırı... ...savunmasız ve cezasız...
    هذا العنف و الإضطراب الذي يعبث بأمننا لن يتم من دون مواجهته
  • Bu Amerika'nın nükleer saldırı karşısında savunmasız kalmasına neden olur.
    وهذا أيضًا، يجعل من "أمريكا"، ضعيفةٌ .لأيّ ضربةٍ نوويّة
  • Aziz Pietro Kilisesi en savunmasız anında saldırı altında.
    والتي تتعرض للهجوم .أثناء أكثر لحظاتها ضعفا
  • Ama böyle büyük bir güç... ...savunmasız halka saldırınca... ...bu onun zulmünü gösterir... ...ve zayıflığını.
    و لكن عندما تقوم قوة كبيرة مثلها بضرب أناس ضعفاء فانها تكشف عن وحشيتها