-
İşleri yürütmek.
إدارة الأمور صعبة
-
İşleri yürütmek.
تدير الأمور.
-
Biliyorum. Babanın işini yürütmek istiyorsun.
أنا اعرف بأنك تريد أن تبدأ عمل والدك
-
Ben işleri yürütmekle meşgulüm. Mike.
أنا مشغول أحاول عمل أشياء ,(مايك)
-
- İşleri yürütmek- her zaman kolay olmuyor.
أدارة الأمور ليست بالأمر السهل
-
İşi yürütmek, arabaları yıkamak ve bankaya gitmek.
إبْقاء الأشياءِ مرتبة، غسيل تلك السياراتِ
-
Hackton Şatosunun işlerini yürütmek için beni görevlendirdi.
حتى يتعافى من حزنة ويستأنف إهتمامة بالأمور الدنيوية
-
İşleri yürütmek için yardıma ihtiyacın olduğunu biliyordum.
كنت أعلم أنك بحاجة للمساعدة في .. التمسك بالواقع
-
İşleri yürütmek için Alberta Green'i getiriyorlar.
سوف يحضرون "البيرتا جرين" لاداره الامور
-
İşleri yürütmek için adi olunması gerektiğini düşünüyorsun.
إذا تعتقد أنك تكون حقير لفعل الأشياء