-
- Hoşgörüsüzlüktür.
بجهل أكثر - بعدم تسامح -
-
Bu ne hoşgörüsüzlük.
.حسناً, إنّ هذا لتعصّب
-
Evet... Hoşgörüsüzlüğümle meşhurumdur.
نعم، أنا مشهورة بهذا
-
Açgözlülüğü, nefreti ve hoşgörüsüzlüğü kaldırmak için.
للتخلص من الطمع والكره والتعصّب
-
Dünya korku, nefret ve hoşgörüsüzlükle dolu.
و أن العالم مليء بالخوف و الكراهية و التعصب
-
Haksızlıkları, hoşgörüsüzlüğü yok eden, acımasızlıkla savaşan, lânetleyen...
محاربة للظلم، دحر التعصب و مصارعة عدم الانسانية
-
Haksızlıkları, hoşgörüsüzlüğü yok eden, acımasızlıkla savaşan, lanetleyen...
محاربة للظلم، دحر التعصب و مصارعة عدم الانسانية
-
Hollandalılar hoşgörüsüzlüğe hoşgörü göstermekte çok hoşgörülüler.
ربّما يكون الشعب الهولاندى متسامحا لدرجة التسامح مع عدم التسامح
-
Dünya korku, nefret ve hoşgörüsüzlükle dolu.
عالم مليئ بالخوف, الكره, و عدم التسامح
-
- Oğlunuzun düşmanı var mı? - Var. Cehalet, hoşgörüsüzlük, nefret.
هل لدى إبنك أعداء؟ - .أجل. الجهل، التعصب والكراهية -