-
Güdük senden hoşlandı.
يبدو أنه يعجبك
-
Güdük, demek istiyorum. - Oh.
. أعني الجذع
-
Pekala güdük, kanıtımızı bulduk.
حسناً أيها القصير قد حصلنا على بعض الأدلة
-
Sön güdük kandil, sön artık!
! تتلاشى ، تتلاشى كالشمعة
-
Peruk takan, güdük bir Alman çocuğu.
الماني سمين
-
Güdük bir Fransız-Kanadalısı değilim ben.
أجل ليفيت وليس ليفيييت
-
Güdük bileğimle yine... ...sapıklıklar yapacaksın zannetmiştim.
حسبتُ أنّك ستحاول التصرّف بانحراف مع يدي المبتورة ثانيةً
-
Neden onu böyle güdük bir yere getiriyorsun?
لماذا تحضرها إلى مكان مُوحش كهذا ؟
-
Bu, kocamın güdük, sosis parmaklarını uzak tutar.
إنه يبقيه بعيداً عن تصرف زوجي
-
"Bacaklarımı kes de bana güdük de!"
!إنهُ: إقطع رجلاي و إدعوني بالقصير