رَسَا {[رَسْوّا]}
Examples
  • Demir almak üzereydiler.
    كان على وشك أن يرسل للحرب
  • Aşk gemisi demir almak üzere.
    مركب الحب على وشك الإبحار
  • Demir almak için izin istemişsin.
    إنك تطلب الإذن بالذهاب
  • Kahretsin, onu bırakıp demir almak için... ...her türlü nedenim vardı.
    هنا لدي السبب لكي أتركها بشكل كامل
  • Kahretsin, onu bırakıp demir almak için... ...her türlü nedenim vardı.
    اللعنة, كان لدى كل مبررات الكون لكى أتركها
  • - Gidiyorsun. Bu fabrika tekrar çalışmaya başlamazsa... ...bu gösteri gemisi demir almak zorunda kalır.
    اذهب و استعد- لابد ان نفعل ونرجعهم لخط الإنتاج-
  • Çekme demirini içeri almak için yaklaşıyoruz. Tango Tango, tamam.
    نحن نتحرك لنلتقط المرساة تانجو تانجو إنتهى
  • Dar Deniz'i geçip, Demir Taht'ı geri almak.
    أن اعبر البحر الضيق و استرد العرش الحديدي
  • Dar Deniz'i geçip, Demir Taht'ı geri almak.
    عبور البحر الضيق واسترجاع العرش الحديدي
  • Normalde, hapishane demirlerini arkasına 50 kadın almak zor bir iştir.
    عادةً، إحضار 50 امرأة إلى سجن للرجال صعب جداً