Examples
  • Dolaysız konuşuyorsun.
    بل أنت رجل صريح
  • Dolaylı veya dolaysız.
    بشكل مباشر أو غير مباشر
  • Daha dolaysız yoldan belli ederdim.
    اعتقد انه يمكنني ان اكون صريحه عن ذلك
  • Dolaysız yaklaşımın, en iyisi olacağını düşünüyorum.
    أعتقد أنّ الطريقة المباشرة ستكون الأفضل
  • Dolaysız bir teklifin nasıl olduğunu ona göstermelisiniz.
    وتبيينوا له كيف يبدو الهجوم الحقيقي المباشر الكامل
  • Ya da dolaysız bir yaklaşım sergileyebilirsiniz.
    أو يمكنك اتخاذ موقف أكثر حزما
  • - Ne biçim soru bu? - Bence gayet dolaysız.
    ما هذا السؤال؟ - أظنه مباشراً للغاية -
  • Gözlerimin içine bakıyordu. O, dolaysız... ...ve beceriksizdir.
    ...يبدو أنّه يوجد هنا أناس يحبّونك كثيراً
  • Gözlerimin içine bakıyordu. O, dolaysız... ...ve beceriksizdir.
    كانت تنظر إلى عينيّ - إنّها مباشرة... وغريبة أطوار -
  • Aynen böyle dolaysız ve teklifsiz bir yanın var senin. - Bu...
    لديكِ هذه الطريقة المباشرة والبسيطة