Examples
  • Yağmur yağmak üzere.
    إن الأمر يتعلق بالمطر
  • Sonra yağmur yağmak.
    بعدها جاء المطر
  • Sürekli yağmur yağmak üzereymiş gibi.
    عندما نفّذوا الإعدام لـ آل (روزنبيرج)، لقد كانت على وشك أن تمطر
  • Daha dün bana yağmur yağmak üzere dedi çünkü kıçında hissedebiliyormuş.
    بالأمس قالت لي بأنها ستمطر, فقط لأنها !شعرت بهذا في وركها
  • Bunu yağmak için de yakıt bölümüne ulaşmak gerekir.
    ولفعل ذلك علينا الولوج للوحة التحكم
  • Bunu yağmak için de yakıt bölümüne ulaşmak gerekir.
    كي نفعل هذا ، يجب أن ندخل على مقصورة الوقود
  • Bulutlar, bana öyle gelir ki birden açılacak... ...ve üzerime yağmak üzere nasıl da dolu olduğunu gösterecek.
    ،ستنقشع الغيوم التي فكرنا بها" ويظهر الثراء حيث يستعد للامطار" ،حتى عندما أستيقظ
  • Eğer bu onun en mutlu günü olacaksa... ...o zaman geçit töreninde yağmur gibi yağmak için sabırsızlanıyorum.
    إن كان من المفترض لهذا اليوم أن يكون يوم سعدها فأنا لا أطيق صبرًا حتى تسوء الأجواء أثناء موكبها
  • Eğer bu onun en mutlu günü olacaksa... ...o zaman töreninde yağmur gibi yağmak için sabırsızlanıyorum.
    إن كان يُفترض بهذا أن يكون ،أفضل أيّام حياتها فلا أطيق الانتظار .حتّى أخرّب عرضها