Examples
  • Cory, eğreti otlarına bak.
    كوري، انظري إلى النباتات
  • Cory, eğreti otlarına bak.
    كوري، يَنْظرُ إلى السراخسِ.
  • Bu eğreti laboratuarı yok etmek.
    تدميـر المعمــــــل
  • Bu, eğreti dikilmiş gibi de durmuyor.
    لا يبدو عليه أنه من المتجر ! يبدو من عمل أيديكم
  • Üzerinde herzaman eğreti duran sahte şıklığıyla...
    راسماً على وجهه ابتسامة المعتد بنفسه
  • Bu yerin eğreti görünümü seni aldatmasın.
    الأن, ان هذا قد يبدو عليك قاسياً لكن لا تنغر بذلك
  • Karın üstü yatar bir şekilde... ...eğreti bir sedyeyle eve taşınmıştı.
    تم نقله للمنزل على نقالة مستلقياً على بطنه
  • Eğreti otu ve garajdan bir tane katlanır sandalye götürebiliriz... ...ve hepsinden iyisi, gerçek.
    ،يمكننا إحضار نبات زينة ومقعد حديقة من الكراج وأهم ما يمكننا إحضاره .. الحقيقة
  • Bu eğreti toplama kampı... ...inşaatı henüz bitmemiş, düşük maliyetli bir yerleşim alanının çevresinde kurulmuştu.
    هذا معسكر الإعتقال المؤقت وقد بنى حول مساكن رخيصة الأجور و نصف مكتملة
  • Biraz eğreti kaçacağını biliyorum ama... ...Cece'ye ömrünün sonuna kadar çakacak kişinin... ...kendim olacağını düşünüyordum.
    اعرف انه يبدو فات الاوان لكن لطالما ظننت انني سوف اكون الرجال "الذي سوف يرتبط بـ "سيسي بقية حياتها