عرج {[ُ عَرْجًا]}
Examples
  • Gerçi o topallamaktan çok yuvarlanıyordu.
    بالتاكيد هو لم يعرج كما يجب
  • Git artık ama topallamak yok, tamam mı?
    هيا ولا تعرج؛ مفهوم؟
  • Bu arada, herhalde eve topallamak daha güvenli olacak.
    هيّا. لا تنظروا إلى هذا الرجل انظروا أمامكم
  • Düğün boyunca topallamak. Dairesel şekilde hareket ettirebilir misin?
    هذا هو ما أحتاجه أن أعرج أثناء الزفاف
  • Tam da ihtiyacım olan buydu. Düğün boyunca topallamak.
    هذا هو ما أحتاجه أن أعرج أثناء الزفاف
  • Bir insanın, kaval kemiğine saplanmış bir kurşun var, hayatının sonuna kadar topallamak zorunda kalabilir, ya da bacağını bile kaybedebilir, ve sen bana McDreamy ile paylaştığın kıymetli köpeğini soruyorsun mı?
    لدينا مريض بشري حقيقي توجد رصاصة في عظمة القصبة , و الذي قد يسير بعرجة طوال حياته , أو أنه قد يخسر قدمه و أنتِ تسألينني عن كلبكِ العزيز