Examples
  • Seni yalancı, istikrarsız, sürtük...
    أنتى كاذبة حقيرة -
  • Ama yöntem istikrarsızdı.
    لكنها كانت غير مستقرة ...الآن، أنا يمكن أن أسيطر على العملية
  • Tıbbi durumu istikrarsız.
    أنها الأدوية الخاصة بعلاج الأعصاب
  • Kalbim istikrarsız, renklerime katıl.
    حالة قلبي غير مستقرة إختلطي مع ألواني إختلطي مع ألواني
  • İstikrarlı bir şekilde istikrarsızsın.
    انتِ متعارضة مع نفسك باستمرار
  • Onları istikrarsız şekilde tutuyoruz.
    نحن نبقي الأمور مائعة
  • İstikrarsız tutmak mı?
    نبقيها مائعة؟
  • Dokuzuncu sektör istikrarsız.
    القسم 9 معطل
  • Zihinsel açıdan istikrarsız olabilir.
    أنها قد تكون مختلة عقلياً؟
  • - Maalesef epey istikrarsız.
    للأسف فتلك البلورات غير مستقرة بالكامل