-
Münferit olarak hilkat garibesiyiz.
،فرديّاً نحنُ غَريبان
-
Münferit bombalar yeterince güçlü değil.
القنابل المفردة ليست قوية بما فية الكفاية
-
Münferit olaylar hakkında yorum yapmam.
لن أعلّق على القضايا الفردية
-
Bu, münferit bir vandallık hadisesi değil.
لم تكن حالة من التخريب الفردى 00 ما حدث 000
-
Yani bu münferit bir vaka gibi görünüyor.
يبدو أنّها حادثة معزولة
-
Ve bana göre bu münferit bir olaydı.
و في إحساسي، هذه كانت حادثة منعزله
-
Münferit vaka olarak cinayet ve parçalama mı, hayır.
القتل والتشويه كحادثة قتل، كلاّ
-
Bunu münferit bir olaymış gibi görelim, tamam mı?
دعنا نعتبر هذه حادثة معزولة، موافق؟
-
Başkalarıysa aynı olayı ufak münferit bir olay olarak yorumlar.
اخرون يرى نفس الاحداث ويفسروا ذلك على أنها احداث صغيرة منفصلة بذاتها
-
Ya da 80'lerdeki münferit Tylenol olayı gibi bir müessir fiil.
أو عمل عشوائي مُتعمد، كالذعر الذي أصاب "تايلينول" في الثمانينات