Examples
  • New York'taki yediemin ofisindeyim.
    أنا أعمل في مكتب الوصيّ (في (نيويورك
  • Herşey Yediemin'e gidiyor.
    كلّ شيء يدخل للاسؤ.
  • Yediemin depolarından hoşlandığını bilmiyordum.
    لم أكن أعلم أنّكِ تُحبين التسوق من خانة المواد المُصادرة؟
  • Müvekkillerime 60 milyon doları ödeyecek... ...sonra da yediemini boylayacak.
    تدفع 60 مليون دولار لموكّلي وبعد ذلك مباشرة للإفلاس الكامل
  • Tapu bir yediemin ismine,.. ...hak sahibinin adı bilinmiyor.
    الصك بإسم وديعة حيّة بدون مسمّى المستفيد
  • Üstüne çivi çakamadığımız parsel yüzünden... ...12 milyonumuz yedieminde yatıyor.
    ماذا عن وعدكم بدعمي لتغير قوانين تقسيم المناطق؟
  • Bir anlaşmaya varamazsak, şirket dahil bütün mal varlığı derhal Yediemin'e devredilecek.
    مالم أن نتوصّل إلى اتفاق على هذا. كلّ الأصول، مع الشركة
  • Ayrıca boşanmam sebebiyle Yediemin'de olan My Fair Lady'nin aksine bir engeli yok.
    وهي تجيء بدون خيوط. على خلاف "سيدتي الجميلة ' الذي في الدّاخل خاص سويّة مع طلاقي.