-
Çivilerle sağlamlaştırmak. Çok önemlidir.
.تثبيتها بقوّة. في غاية الأهمية
-
Her şeyi tekrar sağlamlaştırmak.
سنربط كل شيئ من جديد
-
Hikâyeni sağlamlaştırmak için.
لتوحي بالإستقرار
-
Sağlamlaştırmak için tüm gece uğraştım.
لقد قضيت الليل بطوله في تعزيزه كان عملًا صعبًا
-
Sanırım evi sağlamlaştırmak için bir şeyler yapabilirim.
أعتقد أننى أستطيع فعل شئ ما حول تحصيننا
-
Ya da kurbanlarını derisini sağlamlaştırmak için kullanacak
او لكى يسرق ملابس ضحاياه حتى يستخدمهم بالنهار
-
- Bin şu arabaya! - Güvenliği sağlamlaştırmak lazım.
أدخل الى السيارة نحتـاج لمزيد من الأمـان
-
İki ulusun arasındaki güveni sağlamlaştırmak amacıyla,
أنها تقول إن تعزيز الثقة بين أمتينا
-
Tek şansımız bunları deneyip halatları sağlamlaştırmak.
أملنا الوحيد ، لنربط الجذوع بالأسلاك
-
Bu benim buradaki konumumu sağlamlaştırmak için müthiş bir fırsat.
ستكون فرصة عظيمة لي حتى أثبت مكانتي لدى أهل البلدة