Examples
  • Oradan taşmak üzereler!
    هم يُهزهزُ بعيداً مِنْ السُقُوط.
  • Sabrım taşmak üzere.
    صبرى كاد أن ينفد
  • Oradan taşmak üzereler!
    ! إنهم يهتزون خشية السقوط
  • Sarnıcım taşmak üzere.
    حوضي أصبح فائض
  • İspanyol tutkusuyla dolup, taşmaktır.
    وأن تكون ممتلئا بالشغف الأسباني
  • Sabrım taşmak üzere çünkü.
    لأنه قد نفد صبري
  • Tatlım, Annenin sabrı taşmak üzere.
    حبيبي، أمك على وشك أن تفقد صبرها
  • Jake, bak sabrım taşmak üzere.
    جيك)) يا ولد أنني على الحافه))
  • Şan şöhret nehrim taşmak üzere.
    حواجز معجبيني على وشك الانفجار
  • Beni iyi dinle, artık sabrım taşmak üzere!
    .انظر، لا أستطيع تحمل أكثر من هذا