Examples
  • Umarım bizim selüloz bayraklarımızdan biridir.
    جيد, وآمل أن هذا واحد من أعلام السليلوز لدينا.
  • Evet , selülozun ne olduğunu biliyorum.
    .نعم،أنا أعرف ماذا تكون
  • Bir de her şey selüloz kalıntısıyla kaplanmış.
    وهناك بقايا سلولوز على كل شيء
  • "Selüloz kaplı ve lazer güdümlü bomba"...
    قنبلة مغلفة بالسلولوز وموجهة بواسطة الليزر
  • Hodgins selülozu kuruttu ve sayfaları ayırdı.
    قام هوديجنز يتجفيف و فصل الصفحات عن بعضها
  • Selüloz, fiber, kağıt ve iplik izleri var.
    هناك آثار للسيليلوز، ألياف ورق وحبل
  • Plastik ve Selüloz Ortaklığı'ndan Bob Jeffries.
    جيفريز بوب من جمعية البلاستيك والسيلولوز
  • Wallace'ın kızının tırnak altlarında selüloz bulundu.
    .ابنة (والاس) لديها سليلوز تحت أظافرها
  • Hodgins bulduğumuz selülozun yığınının bir resimli roman olduğunu söyledi.
    قال هوديجنز أن كتلة السيليلوز كانت عبارة عن قصة تصويرية
  • Bu selüloz papirüs gibi değil, bu da dayanıklılığını açıklıyor.
    ...من السلولوز، مثل ورق البردي وهذا يفسر متانتها وقوة تحملها