خَلَطَ {[خَلْطًا]}
Examples
  • İşlerini karıştırmaktı.
    لإيقاف تحركات العدو
  • Karıştırmaktan çekinmeyin.
    اشعر بالحريه لتمزج
  • Karıştırmaktan çekinmeyin.
    كلوا بحرية, لننطلق
  • Türleri karıştırmak.
    إعمل كما هو مكتوب تماماً إنها مزيج من الأنماط الفنية
  • Meleklerle çocukları karıştırmak tehlikelidir.
    أمر خطير أن تشوش الأطفال الأبرياء
  • Olayları karıştırmak istemedim.
    لم ارد ان اخرب اي شئ بيننا
  • Henderson, Audrey'i karıştırmak istemiyor.
    (هندرسون) لا يريد إدانة (أودري)
  • Karıştırmak aptallık olur.
    ليست هناك نقطة لمحاولة الخلط بينهما .
  • Bay Graves'in işlerini karıştırmak.
    توضيح موقف السيد جرافز و كونك هناك
  • Tıpkı renkleri karıştırmak gibi.
    غيروا مثل الطّلاء