Examples
  • İlahiyatçılar hep umar.
    الوداع يا أبتاه
  • "İlahiyatçı" mı? İlahiyat fakültesinde olmalıydı.
    يجب أن يكون في الكلية
  • Evet, o bir "ilahiyatçı" Tatil için burada.
    أجل أنه أفغاني انه هنا في اجازة
  • Gidip şu ilahiyatçı olan arkadaşını göreceğim,
    سأذهب وأرى صديقك
  • Bir amele gibi çalışan ilahiyatçıyı da hiç duymadım.
    أنا لا أعرف أن المتعلم يمكنه أن يعمل كعامل بسيط ؟
  • Birçok ilahiyatçı bu öfkeyi, İsrailoğulları'nın yanlış puta tapmalarına bağlamıştır.
    إلى الحقيقة بأنّ الإسرائيليين كَانوا يَعْبدونَ أي معبود خاطئ أَو شيء ذلك التأثيرِ.
  • Bir ilahiyatçıya sorarsan , "Evreni ne yaratıyor?" O da derki "Tanrı"
    تذهب إلى عالم الإلهيات وتسأل "ما خَلَقَ الكون؟" ـ
  • Profesör tam bir ilahiyatçısın ha, hiç tahmin edemezdim.
    أنت لاهوتي أيها الأستاذ و أنا لم أعرف هذا حتى
  • - İlahiyatçıların yorumlarına göre... ..."dipsiz deniz" kelimsinin anlamı politika dünyasından geliyor.
    البحر الأبدى كما لو تعنى عالم السياسه
  • - Bu incilden değil mi? - Hangi bölüm. Isaac bilmiyor, ilahiyatçı değilim , Üzgünüm.
    اليس هذا الانجبل,--من الممكن,--انا اسف يا إسحق انا لا أؤمن بالوهم