Examples
  • Okulumuzun seni ihraç etmekten başka seçeneği kalmadı.
    هذه الجامعة لم يعد لها خيار إلا أن تطردك
  • Alman bilim adamlarını ihraç etmek Cambridgeshires'dan kimseyi geri getirmeyecek.
    خلع عضوية العلماء الالمان لن تعيد اي شخص من كامبردج شاير
  • Şu piçler, ürünlerimizi ihraç etmek için çok sıkı çalışıyorlar!
    هؤلاء الأوغاد يعملون بجد لتصدير منتجاتنا