Examples
  • Dünya'nın güzelliklerine haizdir.
    جمال العالم
  • Dünya'nın güzelliklerine haizdir.
    # جمـال العالـم #
  • ABD Anayasası takaddüm hakkına haizdir.
    سيدتى القاضية , دستور الولاية يتصدر الزعامة هنا
  • Ki, bu bizim için hayati öneme haizdir.
    .وهو الأمر ذو الأهمية الحيوية بالنسبة لنا-
  • - Lütfen... - Maalesef konuşma yeteneğine haiz değildir.
    لا أرجوك ـ ليس يتمتع بموهبة الثرثرة
  • Çok daha fazlasını kapabilme kabiliyetini haiz.
    بوسعه التقاط أكثر .مِنْ ذلك بكثير
  • Benim zamanımda böyle kişilere, başkanlık niteliklerine haiz denirdi.
    , على أيامي كان هذا يسمى الرئاسة
  • Çocuklarimiz henüz bu mefhuma haiz değil maalesef. - Bizim çocuğumuz yani.
    وما أعتقده أن أولادنا لا يملكون هذا الشـعور أقصد إبني
  • Ateşli silah erişimine haiz polis memuru sayısını arttırmak.
    "...زيادة أعداد رجال الشرطة، و أسلحتهم"
  • Elbette bir tek şart var. Ülkemin beni imza yetkisine haiz olarak kabul etmesi.
    أن تقبل بي بلادي كـموقعة على المعاهدة