Examples
  • Yeniden giydirmek zorundaydı.
    تلبيسها مرة أخرى
  • Kıyafetlerini giydirmekle meşguldüm çünkü.
    كنت مشغول في إعادة ملابسكِ عليكِ
  • Şimdi de beni giydirmek istiyor!
    الآن يُريدُ لِبسي فوق!
  • Elbiselerini çıkartmak istiyorum, giydirmek değil.
    أريد أن اخلع ملابسكم، لا أضع أكثر
  • Kıyafetlerini giydirmekle meşguldüm de ondan.
    كنت مشغول في إعادة ملابسكِ عليكِ
  • Hayır, kimseye hüküm giydirmek istemiyoruz.
    لا ، نحن لا نريد مقاضاة أي شخص
  • Ona müstahaktır, bana bu kokuşmuş kıyafeti giydirmek.
    مخدوم جيدا تجعلني أرتدي هذا العفن
  • Ona bir deli gömleği giydirmek zorunda değiliz.
    ليس من الضروري ان نضع عليه اي قيود
  • Erkeğe kız elbise giydirmek, onu kız yapmaz.
    إلباس الفتى فستاناً لا يجعله فتاة
  • Büyük ayaklara, küçük ayakkabı giydirmek gibi olur.
    مثل القدم التي مقاسها 36 عندما تضعها في حذاء مقاسه 38