Examples
  • Bronz madalyayla yetinmek zorunda.
    عليه أن يكتفي بالفوز بالميدالية البروزنية
  • Korkarım benimle yetinmek zorundasın.
    أنا خائف أنه سيجب عليكَ أن تتعامل معي
  • Korkarım benimle yetinmek zorundasın.
    ...أنني متأكد أنكَ
  • Bulduğumla yetinmek zorunda kalacağım.
    سأكتفي بما يمكنني الحصول عليه
  • Seninle yetinmek zorunda kalacağım.
    أظن أنني سأكتفي بك
  • Bana bahşedilenle yetinmek zorundayım.
    سأحاول أن أفعل الأفضل بما لدي
  • Bir taneyle yetinmek zorunda.
    يَجِبُ أَنْ يَعمَلُ بواحد.
  • Joey ile yetinmek zorundayız.
    "ليس أمامنا سوى "جوى
  • Artıklarla yetinmek neden, ha?
    لماذا تحب البقايا ؟
  • - Yani elindekiyle... ...yetinmek zorundasın.
    اذن عليك ان تتعامل مع الامر الذي انت عليه