Examples
  • Anladım, biyolojik zaruret.
    لقد فهمت انها حيوية اولوية
  • Bu havayolu genişletmesi bir zaruretti.
    توسع المطار هذا كان ضرورياً
  • Fakru zarureti yeğlerim, Sayın Cenapları.
    أفضل حياة الفاقة ، قداستكم
  • Bu mesaj umut ve zaruretle dolu.
    انه رسالة الأمل و التعجل لأنه لن ينتظر كثيراً
  • Bu mesaj umut ve zaruretle dolu.
    . . انها رسالة أمل و عجلة
  • Çünkü bu dostluk... ...büyük bir zaruret.
    ضرورية جدا لكل من رؤسائنا المفديين
  • Bu havayolu genişletmesi 22 yıllık bir zaruretti.
    توسع المطار هذا كان ضرورياً قبل 22 عاماً
  • Onun argümanı: Tehlikenin, korkunun ve cehaletin yarattığı yalan saadetin zaruretleriydi.
    حجته: الحاجات الملحة لمخاطر ورهبة نعمة الجهل الخرافيّة
  • Dualarımı duy, zaruretimi gör, ve bütün merhametinle dualarımı kabul et.
    احتقر طلباتي , واضطراري لكن , برحمتك , اسمعيني واجيبيني
  • Büyük bir zaruret içinde, çoğu at eti yediler.
    ولحاجتهم الكبيرة.. الكثير منهم أكلوا لحم الخيول